Çarşamba, Haziran 15, 2011

ilk adımlar

Ya hafiften sıyırmaya başlamıştım yada göz bebeklerim tekrar daralmaya başlamıştı. Bunlar hiç de iyiye alamet değildi bir an önce buradan gitmeliydim, ama nereye gidebilirdim…
Lucid’de delirmek üzereydim. Hiç kimsenin durumu fark etmesini istemiyordum. Bir an önce kendimi dışarı atmalıydım. Renkler aşırı derecede parlak ve göz alıcıydı dışarıda bir şey olursa yapabileceğim hiçbir şey yoktu…
Yavaşça hole geçtim. Adımlarım duyulmasın diye ayaklarımı sürüyordum. İyice hissizleşmiştim, mutfağa yöneldim, dün geceden kalan son dumanı aldım, lucid’e geri döndüm. Deli gibi bir ileri bir geri gidip geliyordum. Mide bulantım hat safhaya ulaşmıştı, kramplar bütün vücudumu sarmıştı.
Gitmeliydim, artık nereye gittiğimin bir önemi de kalmamıştı. Zulamda ne varsa aldım. Yine ayaklarımı sürüyerek, bu sefer kapıya doğru yöneldim, hiç ses çıkarmamaya çalışıyordum. Vücudumu bir titreme sardı, kramplar o kadar şiddetlenmişti ki bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Kapıyı hafifçe araladım, otomatın ışığı yandı, sanki gözüme yumruk yemiş gibi oldum, berbat bir şeydi, göz çukurlarım deli gibi zonkluyordu. Işığın şiddetini azaltmak için iyice eğildim, ceketimi başıma sardım, bedevi gibi görünüyor olmalıydım. Kapıyı usulca kapatıp dışarı çıktım. Neyse ki güneş ufuk çizgisinde kaybolmaya başlamış, kızıllığının son demlerini yaşıyordu.
Yoksa asla dayanamazdım…

Taylan Özgür

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder